İlişkinizde Ada mı? Dalga mı? Yoksa Çapa mısınız?
İnsan canlısı doğduğu andan itibaren ona bakım veren bir başka canlıyla duygusal ve fiziksel
bir bağ kurmaya ihtiyaç duyar. Dünyaya yeni gözlerini açmış bir bebek ancak bu bağ
sayesinde hayata tutunur ve gelecekteki tüm zamanlarda kuracağı ilişkilerin yapısını bu bağ
sayesinde meydana getirmeye başlar. Bağlanma olarak adlandırdığımız bakım veren ve
bebek arasında kurulan bu etkileşim bebeğin kendisi, bir başkası ve dünyayı algılama
biçimini doğrudan etkileyen güçtedir ve hayat boyu devam edecek olan bir ilişkilenme
sistemini oluşturur. Bağlanmanın kurulması sürecinde ebeveyn bebeğin ihtiyaçlarına daha az
yanıt veriyorsa bebek yetişkin hayatında kendini çok ifade etmeyen ya da az talepkar bir
yetişkin olarak hayatına devam edecektir. Ada olarak ifade edeceğimiz bu grup, uzaklaşmacı
ebeveynlere sahiptir. Bu nedenle Ada’ların kaygıdan kaçınma stratejisi yetişkinlik
hayatlarında ihtiyacını minimum düzeyde ifade etmek, kendi kendine yetmek ve başka
insanlarla ilişkilenmeye çok gerek görmemektir. Uzaklaşmacı grubun içinde olan bu kişiler
bağlanma sürecinde ihmal edilen ve ben kendime yeterim sratejisini geliştirmek zorunda olan
kişilerdir. Ailelerinde performans odaklı, bağımsız ve özerk olmanın önemli olduğu mesajını
alan Ada’lar hayatlarında zekanın, başarının ve gücün önemini fazlasıyla vurgularlar.
Gerçekte oldukları gibi kabul görmemiş olmaları, anlaşılmadıklarına ve kendi dünyalarında
fazlasıyla zaman geçiriyor olmalarına sebep olduğundan oldukça yalnız hissetmelerine de
neden olur. Çünkü bu yalnızlık hali başkasına ihtiyaç duymaktan veya ilişkilenme halinden
çok daha tanıdıktır ve birilerinin onlara destek olmasındansa kendi ihtiyaçlarını karşılamak
çok daha güvenli bir histir. Bu nedenle Ada olarak tanımladığımız kişiler öz regülasyonu
oldukça kuvvetli, özgürlüğüne düşkün ve bireysel sınırları çok keskin tiplerdir. Onlar için
ilişkide uzun süre var olmak çok önemli değildir çünkü buna inançları yoktur. Bu nedenle sık
partner değiştirir, yalnız olmayı sever ve kendinden bir şeyler vermek durumunda olmak
rahatsız edici hissettirdiği için ilişki böyle bir hal almaya başladığı andan itibaren oradan
koşarak uzaklaşırlar. Ada’lar oldukça iyi sır tutar, deneyimlerinin birçoğunu kendine saklar ve
çatışmalardan mümkün olduğunca kaçınırlar. Aynı doğrultuda onlardan bir şey talep
edilmesinden ve işlerine karışılmasından pek hoşlanmaz, bunu tehdit olarak algılarlar. Bir
ada çok fazla yüz ifadesi sergilemez çünkü bunun bir kaybı olacağına inanır. Kendilerini çok
iyi tanımazlar ve geçmişleriyle ilgili anıları çok net değildir; hatta çocukluğuyla ilgili bir sürü
şeyi hatırlamayabilirler. Tabiri caizse çocukluklarını sabunlu suyla silmiş gibi çoğunlukla
temiz ve parlak kısımları hatırlayan Ada’lar geçmişi göz ardı eden ve üzerinde çok durulması
gerekmeyen bir zaman olarak görüler.
Ada’ların aksine Dalga olarak adlandırdığımız gruptaki insanlar da bağlanma sürecinde zihni
çoğu zaman başka şeylerle meşgul olan ebeveynleriyle olmuşlardır. Diğer bir değişle bu
kişiler çocukluklarında ebeveynlerinin en az birinin duygu durumunu yönetmek zorunda
kalmış olabilirler. Ebeveynlerinin kendileri de bir Dalga olabilir, alkol bağımlısı, depresyonda
ya da kendileri de çok yalnız ve terk edilmiş olabilirler. Bu nedenle bakım vereninin zaman
zaman başka şeylerle ilgilendiğini ve dalıp gittiğini gözlemlemişlerdir. Dalga’ların ebeveynleri
bazen çok fazla oradayken bazense hiç yoklardır. Bu durum bebekte sürekli yakınlık arama
haline, duygusal olarak geri çekilmeye karşı aşırı duyarlılık ve ebeveyne yapışkanlık
meydana getirir. Bu gruptaki bebekler aşırı sinyal verme ya da sinyali çok büyük bir şekliyle
verme halindedir. Ayrıca sinyal yönetme şekilleri abartılı, çok konuşan ve dışarıdan gelen
regülasyona çokça bel bağlayan bebekler haline dönüşürler. Diğer bir değişle sakinleşirken
de sosyalleşirken de hep dışarıdan birine muhtaçlık ortaya çıkar. Dalga’lar çok yardımsever
insanlardır ancak üzgünsem de sen beni rahatlat istiyorum derler. Ada’ların aksine kendilerini
çok fazla ifade eder ve çok fazla yüz ifadesi kullanırlar. Ebeveynlerinin duygu değişimleriyle o
kadar meşgul olmuşlardır ki karşı tarafın verdiği bir tepki sonucu geri çekilmesi gerektiğinde
bunu yapmakta çok zorlanırlar çünkü geçmişte defalarca buna mecbur bırakılmışlardır.
Dalga’lar bir şeyi çok ister o şeye sahip olduktan sonra da onu kendilerinden uzaklaştırırlar.
Özellikle çift ilişkilerinde partnerlerini elde etmek için yüksek bir çaba harcar partnerler
kendilerine yakınlaştığında ise onları iterler. Eylemleri çekmek ve itmek üzerinedir. Hep bana
gel beni tut isteyen, ama hiçbir zaman bu kişi bana aittirdir diyemeyenlerdir Dalga’lar. Bir de
çoğu zaman kızgındırlar ve onlarla neden olmak istenildiğinin kanıtlarını sürekli sorgularlar.
Eninde sonunda terk edileceklerine inandıklarından partnerlerine ya aşırı yapışır ya da
sürekli sorun çıkarırlar. Ayrıca Ada’ların aksine geçmişle çok fazla uğraşıp, haksızlığa
uğradığını düşünüp sıkça öfkelenirler. Bu nedenle ilişkilerde zorba ve tehdit eden taraf
genellikle Dalga’lardır. Dalga’lar gelişimsel anlamda beyinlerinin sağ tarafını kullanmaya
meyillidirler ve konuların özüne odaklanır ve kendilerince bir anlam çıkardıktan sonra
partnerlerini daha fazla dinlemeye gerek duymazlar. Ada’lar ise beyinlerinin daha çok sol
tarafını kullandıklarından dünyayı mantık, sekans ve neden-sonuç ilişkisi içinde
anlamlandırırlar. Bu nedenle Dalga’ların aksine daha net ve az konuşur, fakat hemen
vazgeçip yanlış anlamlara varabilirler. Konuşma örüntüleri Ada mı, Dalga’mı yoksa Çapa2mı
olduklarını ele verir. Ada’lar ve Dalga’ların aksine; Çapa’lar daha işbirlikçi ve güvenli
bağlanan kişilerdir. Çapa’lar çocukluk anılarını daha dün yaşanmış gibi çok net hatırlar, canlı
ve coşkulu anlatabilirler. İç görüleri yüksek, işbirliği ve dayanışmaya yatkındırlar.
Bebekliklerinde ihityaçlarına yeterince cevap verilmiş olduğundan Çapa’ların “ben sevilmeye
layığım insanlar güvenilirler ve dünya güvenli bir yer” gibi bir inanç sistemleri mevcuttur.
Terapiye başvuran çiftlerde Dalga’lar partnerlerine karşı“sen beni sevmiyorsun, beni
desteklemiyorsun ve benle yeterince zaman geçirmiyorsun”gibi bir şikayetlenme halinde
olduklarını duyarken Ada’larda ise “beni çok boğuyorsun, tuzağa düşmüş gibi hissediyorum,
yapmak istediğim şeyi yapmakta özgür değilim” şeklinde bir şikayet duyarız. Tüm bunların
ışığında ilişkinizde Ada’mı Dalga’mı yoksa Çapa’mı olduğunuz ilişkiyi ne kadar kaliteli ve
keyifli yaşayabileceğinizi oldukça fazla belirler.